İçinde yaşadığım…
Kimliğini aldığım…
Hastanelerine, okullarına gittiğim…
Yollarından geçtiğim…
Gazetelerini okuduğum…
Kafelerine, barlarına oturduğum bir devlet var burada…
Ülkenin bir kısmı bu devleti hiç sevmezken, bir kısmı sever gibi yapar…
Sevmeyenler her gün küfrederken, sevenler ise sevdiklerini göstermek için devleti çalar, yolsuzluk yaparlar…
Peki, hayatımın geçtiği bu devlet gerçek mi?
Gördüklerim, duyduklarım, beni sevindiren veya üzen şeyler büyük bir kurgunun parçası mı?
İçinden geçtiğimiz sürece baktığımızda, KKTC’nin adanın kuzeyinde yaşayan insanları yok etmek için kurulduğunu düşünmüyor değilim hani…
Sadece Kıbrıslıtürklerden bahsetmiyorum…
Adanın kuzeyinde yaşayan bütün insanlardan bahsediyorum…
Trafik kazalarından, kanser vakalarından, yanlış tedaviden, yediklerimize atılan kontrolsüz zehirden…
Ekonomik ve sosyal buhrandan dolayı yaşanan göçlerden…
Burada 5-6 kişi dışında kim hayrını gördü ki bu memleketin…
* * *
1974’den bu yana çok şey değişti…
Sovyetler Birliği çöktü…
Ülkeler de askeri darbeler gerçekleşti…
Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti dağıldı…
Berlin Duvarı yıkıldı…
Irak işgal edildi…
Afganistan, hem Sovyetler Birliği tarafından hem ABD tarafından işgal edildi…
İran’da İslam Cumhuriyeti kuruldu…
İsrail Lübnan’ı bombaladı…
Suriye işgal edildi…
Dünyanın dört bir yanında terör saldırıları…
Türkiye’de rejim değişti…
Ve bu sayfalara sığmayacak çeşitli köklü değişikliklere gitti dünya…
Kıbrıs’ta 45 yıldır neden hiçbir şey değişmiyor?
45 yıldır Kıbrıs’ta kalıcı bir değişiklik gerçekleşti aslında…
1983 yılında kuzeyde şimdilik kalıcı olması istenen bir devlet ilan edildi…
Adına “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” dediler…
Türkiye Cumhuriyeti 45 yıldır adanın kuzey yarısını işgal etmiş durumda…
İşgal altında bir cumhuriyet kuruldu…
* * *
ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesiyle…
Orta Doğu baştan yapılanmaya başladı…
Milyonlarca insan katledildi…
Devletler yıkıldı, yerine işbirlikçileri konuldu…
Bu küçük adanın etrafı savaş gemileriyle dolu…
Üzerinden savaş uçakları kalkıyor…
ABD ve AB’ye karşı adanın kuzeyinde bütün bu savaşlara rağmen hiçbir şekilde…
Bir başkaldırı görmek mümkün değil…
ABD ve AB bu adaya tahmin edemeyeceğimiz kadar para akıttı…
Oysa Afrika’da susuzluktan, açlıktan ölüyordu insanlar…
Oysa Orta Doğu’dan göç eden insanlar denizlerde boğuluyordu…
Niye bu adaya bu kadar para akıtıyorlardı?
Kıbrıs’ta neden bir değişiklik olmuyordu 36 yıldır?
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Büyük Orta Doğu Projesi’nin bir parçası haline dönüşemez miydi?
Ortak kurulacak bir devlet ABD, AB ve İngiltere için tehlike arz etmez miydi?
Ortak devlet, ortak iş alanları, ortak yaşam alanları, ortak sendikalar, partiler…
Ortak sınıf mücadelesi anlamına gelemez miydi?
Ezilenlerin sınıfının özgürleşmesi ne kuzey de ne güney de…
Ada bölündükten sonra kendine zemin bulamadı…
Burada bir bağımsızlık mücadelesi tehlikeli olmaz mıydı onlar için?
Bunların hepsi sizlere de garip gelmiyor mu?
* * *
Bu yüzden belki de KKTC, Büyük Orta Doğu Projesi’nin bir parçasına dönüşmüştü…
O yüzden varlığı ne Amerikalıları ne İngilizleri ne de Avrupalıları rahatsız ediyordu…
Türkiye Cumhuriyeti’nin verdiği paralar yetmeyince…
2000’li yıllarda başlayan büyük mitinglerin önlemini kapıları açmakla bulmuşlardı…
Belki de o yüzden köylerimizden şehirlerimize para akıdır olmuşlardı…
Belki de o yüzden ilk kez bu coğrafya da Amerikalıların, Avrupalıların, İngilizlerin varlığından rahatsız olmuyordu birçok insan…
Tabii ki rahatsız olanlar var…
Onların sayısı çok az…
Bu ülkede de Orta Doğu’da olduğu gibi çok şey değişti aslında…
Orta Doğu’yu yeniden şekillendirmenin bir parçasına dönüşen bir devlet kurdular…
Kurdular ve dediler ki bu sizin devletiniz…
Ve burada yaşayan bazı insanlar hiçbir zaman sevemedi kurulan devleti…
Sevdiğini söyleyenler onu çalıp, çırptı. Sevmediğini söyleyenler her gün küfretti…
Bu kurgu, bizim gerçekliğimiz böyle oluverdi işte…
Bizim gibi coğrafyalarda, devlet, insanın varlığından hep daha kutsal oldu…
O yüzden değil mi dostlarımızın canını vermeye devam ediyoruz…
Ölülerden beslenen bu canavarı doyurmak için…
Bu yazı ilk olarak Afrika gazetesinde yayınlandı