Aşırı sağ gruplara katılımda en belirleyici unsur ırkçı ideoloji değil de erkek kimliğiyse? Amerikalı sosyolog Michael Kimmel’ın, genç erkeklerin Almanya, İsveç ve ABD’de aşırı sağ gruplara neden katıldığını (ve ayrıldığını) inceleyen yeni kitabı Healing from Hate: How Young Men Get Into – and Out of – Violent Extremism’deki (Nefretten Kurtulmak: Genç Erkekler Şiddet Yanlısı Aşırılıkçı Gruplara Nasıl Katılıyor – ve Çıkıyorlar) merkezi iddiası bu.
Merkezi tez biraz abartılı olsa da, kitap çok iyi yazılmış ve araştırılmış. Uzun zamandır erkeklik üzerine çalışmakta olan Kimmel, kitabı “eskiler” dedikleri ile yaptığı birçok görüşmeden alıntılarla doldurmuş.
Ölümle biten geçtiğimiz yılki ilk Unite the Right yürüyüşünden [bir aşırı sağcı eylemcinin karşıt protestocuların üzerine araba sürerek Heather Heyer’ı öldürdüğü Charlottesville olayı, ÇN] geçtiğimiz haftaki [12 Ağustos 2018] patetik Unite the Right 2 yürüyüşüne kadar, aşırı sağcı grupların ve eylemlerin ezici bir çoğunlukla erkeklerden oluştuğunu neredeyse herkes fark etmiştir, ama Kimmel, bunu araştırmasının odağına yerleştiren az sayıda kişiden biri.
Kimmel, eski aktivistlerle yaptığı görüşmeler üzerinden, aşırı sağcı grupların erkekliği ayrı ama birbiriyle bağlantılı üç şekilde kullandığını ortaya çıkarıyor: birincisi, erkekliği kişisel durumlarını tanımlamak veya açıklamak için kullanmaları – örneğin, “‘Ötekiler’ kız arkadaşını/işini elinden aldığı için yalnız veya işsizsin.”
İkincisi, erkeklik ‘öteki’ni sorun haline getirmek için kullanılıyor – “‘ötekiler’ gerçek erkek değiller çünkü ya çok kadınsılar ya da hayvaniler.” Üçüncü ve sonuncusu, erkekliği üye kazanmak için kullanmaları – “bize katılırsan, ‘Ötekiler’e karşı savaşarak erkekliğini, dolayısıyla kız arkadaşını ve işini geri kazanabilirsin.”
Kimmel’ın sonuçları, aşırı sağcı evrenin spesifik bir alt kümesinin – esasen siyasi partilerden ziyade sokak çetelerini andıran küçük neo-Nazi gruplarının – üyeleri ile görüşmelere dayandığından, erkekliğin önemi diğer aşırı sağcı gruplarda da fark ediliyor. Bring the War Home: The White Power Movement and Paramilitary America (Savaşı Eve Getirmek: Beyaz Gücü Hareketi ve Paramiliter Amerika) kitabında, Amerikalı tarihçi Kathleen Belew, günümüz beyaz gücü hareketinin kökenlerinin, özellikle de paramiliter formunda, Vietnam savaşının travmasında olduğunu söylüyor.
Belew Vietnam gazilerinin beyaz gücü hareketindeki önemini gösteriyor – en önde geleni ise, “lidersiz direniş” fikrini popülerleştiren ve Robert Jay Matthews’den Timothy McVeigh’e kadar teröristlere ilham kaynağı olan Louis R Beam Jr. Belew aynı zamanda, ABD’deki yenilgi ruh halinin, aşırı sağcı paramiliter alt kültürlerde ifadesini bulan “yeniden erkekleşme”yi nasıl tetiklediğine işaret ediyor. Başka bir deyişle, Amerika’yı (özellikle de kadınları ve çocukları), beyaz olmayan “barbarlardan,” komplo teorisyenlerince ABD’yi ele geçirmek için dolap çevirdiğine inanılan sözüm ona BM yönetimindeki “siyah helikopterler”e kadar bir dizi tehdit algısına karşı korumaya hazırlanırken erkekliklerini geri kazanmak adına milislere katılan hafta sonu savaşçıları.
Görece küçük, daha aktivist ve aşırılık yanlısı gruplardan yapılan çıkarsamaları genellemek riskli olabilir. Ama toplumsal cinsiyetin, özellikle de erkekliğin, radikal sağ partilerin ve politikacıların propagandası ve örgütlenmesi açısından bir rolü olduğu açık. Michael Kimmel’ın önceki kitabı, 2013 yılında yayınlanan Angry White Men (Öfkeli Beyaz Adamlar), erkekliğin Amerika’nın genel sağ alt kültüründeki, yani “Trump öncesi Trump tabanı”ndaki önemine işaret ediyordu.
Erkek ve kadınlar, radikal sağ tutumları büyük oranda benzer ölçüde desteklemesine rağmen, çoğu radikal sağ partinin tabanında, genellikle %60 erkek, %40 kadın şeklinde net bir cinsiyet dengesizliği söz konusudur. Aslında, “alternatif sağın demografisi” üzerine yapılan yakın tarihli bir çalışmada, Alabama Üniversitesi’nden George Hawley, beyaz Amerikalı kadınların “beyaz kimliği”ne ve “beyaz dayanışması”na karşı beyaz Amerikalı erkeklerden daha güçlü duygular beslediğini ortaya koydu.
Ama tıpkı aşırı sağ gruplar gibi birçok radikal sağ parti, hadım edici feministlerin, efemine liberallerin ve aşırı erkek “Ötekiler”in tehdidi altındaki kırılgan erkekliğe hitap ettikleri, güçlü şekilde cinsiyetli bir söylem benimsiyor. Kadınlar esasen, özellikle de sonuncuların kurbanı olarak sunulurken – beyaz kadınların beyaz olmayan erkeklerin tecavüzüne uğraması aşırı sağın yıllanmış bir favori hikayesidir – erkeklere “uluslarını” veya “ırklarını” koruma çağrısı yapılıyor.
Uluslarını savunarak ve hassas kadınlarını ve çocuklarını koruyarak, erkekler yalnızca “Öteki” erkekler (yani siyah erkekler, göçmenler, Müslümanlar) karşısında erkekliklerini geri kazanmakla kalmayacaklar, bunu, kadınlar karşısında da başaracaklardır. Bu sayede, onlarca yıldır “kültürel Marksizm”in tehdidi altındaki “doğal” toplumsal cinsiyet rolleri yerli yerince geri gelecektir. İşte bu yüzden, örneğin Viktor Orbán’ın hükümeti, Macaristan’da toplumsal cinsiyet çalışmaları bölümlerini kapatmaya çalışıyor.
Bu toksik erkeklik bakışının genel olarak muhafazakâr toplumsal cinsiyet rollerinin yükselişini beslediği açık, ki bunun sonucunu “insel’ler” (incel, cinsel olarak münzevi hayatı yaşamak “zorunda kalan” – çoğunlukla – erkek anlamındaki “involuntary celibate” kısaltması, ÇN) ve Kanadalı psikoloji profesörü Jordan Peterson gibi fenomenlerin ortaya çıkışında görebiliyoruz. Aşırı sağla doğrudan bağlantılı olsun ya da olmasın, tehdit altındaki erkek kimliği en az tehdit altındaki beyaz kimliği kadar (muhtemelen de daha yüksek) şiddet potansiyeline sahip. Bunu görmek için kaç teröristin (aşırı sağcı veya başka ideolojilerden) sadece erkek olmakla kalmayıp, kadına yönelik/ev içi şiddet geçmişine de sahip olduğuna bakmak yeter.
Aşırı sağı ve sağ siyaseti tartışırken erkekliği daha fazla ciddiye almamızın zamanı geldi. (Yüksek eğitimli” beyaz kadınlar arasında Donald Trump’a desteğin azalması nedeniyle, son anketlerde “rekor düzeyde cinsiyet uçurumu” görmeye başladık. Ama gerçek mesele, orantısız ölçüde yüksek sayıda beyaz erkeğin (sadece işçi sınıfı veya düşük eğitimli de değil), kadınların “bacak arasını avuçlamakla” övünen bir başkanı destekliyor olması. Belki de birçok erkek Trump’ı kadınlara saldırmasına rağmen değil, tam da bu yüzden destekliyordur?
Kaynak: The Guardian
Çeviri: Serap Güneş
https://dunyadanceviri.wordpress.com/2019/03/24/asiri-sagda-neden-erkekler-baskin-cas-mudde/