Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği (KTTB), dünyada olduğu gibi Kuzey Kıbrıs’ta da en önemli sorunlardan olduğunu ve hastalıklara bağlı ölümlerde ikinci sırayı tuttuğunu belirttiği kansere karşı bireylerin alabileceği önlemleri hatırlattı.
Tedavide eskiye göre çok daha başarılı sonuçlar elde edilse de kanseri tedavi etmekten daha güzelinin önlemek olduğunu vurgulayan Tabipler Birliği, “Sigara ve alkol kullanmayınız, sağlıklı besleniniz, radyasyondan uzak durunuz, egzersiz yapınız, ideal ağırlığınızı koruyunuz, enfeksiyonlara karşı aşı yaptırınız, bebeğinizi emziriniz, kanserin erken belirti ve bulgularını öğreniniz ve kanser tarama programlarına katılınız” tavsiyelerinde bulundu.
KTTB Başkanı Dr. Özlem Gürkut, 4 Şubat Dünya Kanser Günü nedeniyle yaptığı açıklamalarda, hastalıkla ve alınması gereken önlemlerle ilgili bilgi verdi, uyarılarda bulundu.
Kanserin dünyada olduğu gibi Kuzey Kıbrıs’ta da en önemli sorunlardan olduğunu ve hastalıklara bağlı ölümlerde ikinci sırayı tuttuğunu belirten Gürkut, Dünya Sağlık Örgütü’ne göre dünyada her yıl 14 milyondan fazla insanın kansere yakalandığını ve 8 milyondan fazlasının kanser nedeniyle hayatını kaybettiğini hatırlattı.
Gürkut, kanserin nedenleri arasında genetik yani kalıtsal sebeplerin yüzde 10-20’yi geçmediğini, esas olarak çevresel sebeplerin hastalığı geliştirdiğini kaydederek, “Hesaplamalara göre kanserlerin %30-40’ı alınacak tedbirlerle önlenebilmektedir” dedi.
TEDAVİDEN ÖNCE ÖNLEME
Tabipler Birliği Başkanı Gürkut, tedavide eskiye göre çok daha başarılı sonuçlar elde edilse de kanseri tedavi etmekten daha güzelinin önlemek olduğunu vurguladı.
Devletin geliştireceği önleme, koruma ve erken tanı politikaları yanında, bireylerin de yapması gerekenler üzerinde duran Dr. Özlem Gürkut, şu bilgileri verdi:
4 YANLIŞ
“Dünyada görülen kronik hastalıkların büyük bir bölümü insanlar tarafından yapılan 4 ortak yanlış nedeniyle gelişmektedir. Bunlar sağlıksız beslenme, tütün ürünü kullanımı, alkol kullanımı ve harekesiz yaşam tarzıdır.
Bu noktadan hareketle ülkemizde gıda güvenliğinin sağlanması, sağlıklı beslenme bilincinin oluşturulması, tütün ve tütün ürünlerinin kullanımının engellenmesi ve kullanmayanların korunması, alkol kullanımının azaltılması, hareketli yaşam tarzının ve bilincinin yerleştirilmesi gibi koruyucu sağlık politikalarının geliştirilmesi ve uygulamaya girmesi konularında devlete çok iş düşmektedir. Bundan başka kansere de yol açabilen kronik enfeksiyonların engellenmesinde, erişkin aşılama programlarının oluşturulmasının önemi de ortadadır. Bu amaçla Hepatit, Human Papilloma Virüs gibi yaygın olan ve kanser sebebi olan enfeksiyon hastalıklarına karşı devletin aşılama programlarını başlatması elzemdir.”
KORUYUCU SAĞLIK POLİTİKALARI İÇİN İŞ BİRLİĞİ
Tabipler Birliği Başkanı Gürkut, koruyucu sağlık politikalarının oluşturulup yaşama geçmesinin sadece sağlıkçıların değil aynı zamanda eğitimcilerin, ebeveynlerin, medyanın, yerel yönetimlerin, sivil toplum örgütlerinin ve daha birçok kurum ve kuruluşun ama en çok da bireylerin iş birliği ile sağlanabileceğine dikkat çekti.
“KANSERE YAKALANMA RİSKİMİZİ AZALTMAK İÇİN BİREYSEL OLARAK NELER YAPABİLİRİZ?”
Gürkut, kansere yakalanmamak için bireylerin alabileceği önlemleri şöyle sıraladı:
1.Sigara Kullanmayınız
Sigara kanser yapıcı sebepler arasında en çok kanıtlanmış olanların başında gelir. Akciğer kanserlerinin yüzde 87’sinin sigarayla ilişkili olduğu bilinmektedir. Diğer yandan tüm dünyadaki kansere bağlı ölümlerin yüzde 30’undan da sigara sorumludur. Sigara sadece akciğer kanserine değil meme, ağız, gırtlak, yemek borusu, mide, karaciğer, mesane, pankreas ve böbrek kanserlerine de yol açmaktadır. Sadece aktif içici olmakla değil pasif içicilik ile de risk artmaktadır. Sigara ve diğer tütün ürünlerinden uzak durmak kansere yakalanma riskinde belirgin azalmaya yol açar. Sigara veya her hangi bir tütün ürününü bıraktıktan 10 yıl sonra, akciğer kanserine yakalanma riskiniz, sigara içmeye devam eden birinin taşıdığı riskin yarısına iner. Kalp ve damar hastalığı riskiniz, hiç sigara içmemiş birinin taşıdığı riskle aynı seviyeye iner.
2.Alkol Kullanmayınız
Alkol ağız, boğaz, gırtlak, yemek borusu, karaciğer, kalın bağırsak, pankreas ve meme kanserinin bilinen sebeplerindendir. Özellikle sigara ile beraber alkol almak kanser riskini oldukça artırmaktadır. Bu sebeple alkol tüketmemek ya da sınırlı miktarda tüketmek kanser riskini azaltmakta etkilidir.
3.Sağlıklı Besleniniz
Hastalıklar açısından ne yediğimiz kadar ne yemediğimiz de, nasıl pişirdiğimiz ve gıdaları nasıl muhafaza ettiğimiz de önemlidir. İşlenmiş gıdalardan özellikle salam, sucuk, sosis gibi işlenmiş et ürünlerinden kaçınmak faydalıdır. Kırmızı et tüketmenin kalın bağırsak kanseri riskini artırdığı gösterilmiştir. Kırmızı et yerine beyaz et tüketmeli ve kırmızı et miktarını haftada yarım kilo ile sınırlamalıyız. Kanser yapıcı gıdalardan uzak durmak, yiyecekleri kısa sürede yüksek ateşte pişirmek yerine haşlamak, fırında pişirmek gibi sağlıklı yöntemleri tercih etmek önemlidir.
Günde 2 buçuk litre su tüketilmeli, tuz miktarı günlük 2 gramı (bir çay kaşığı) geçmemelidir. Sadece tuz değil, şeker miktarını, yağ miktarını da mümkün olduğunca kısıtlamalıyız. Bunun yanında sebze ve meyve tüketimini artırmak da riski azaltmaktadır. Baklagiller, bitkisel protein kaynaklarıdırlar ve yararlıdırlar. Ispanak, karalahana, brokoli, pazı, marul gibi koyu yeşil, domates, pancar, nar gibi koyu kırmızı, havuç, bal kabağı, kayısı gibi koyu sarı-turuncu, kırmızılahana, patlıcan gibi mor, sarımsak, soğan gibi beyaz sebzeler, meyveler yararlıdır. İşlenmiş tahıl ürünleri yerine tam buğday, tam çavdar, tam yulaf tercih etmeli, yani kanserden koruyucu besinleri almak için “tam” beslenmeliyiz.
4.Radyasyondan Uzak Durunuz
Günümüzde tıp geliştikçe x ışınlarının kullanıldığı tetkik yöntemleri de artmaktadır. Bilgisayarlı tomografi, PET gibi yoğun x ışını (radyasyon) kullanılan tetkik yöntemlerinin gereksiz yere kullanılması yarar yerine zarar verebilir.
Güneş ışığına yani ultraviyole ışınlarına uzun süre maruz kalmak deri kanserine yol açabilir. Uzun süre solaryuma girmek de kanser riskini artırmaktadır. Ancak vücudumuzda D vitamini sentezleyebilmek için güneş ışığına ihtiyacımız vardır. D vitamini meme kanserine karşı koruyucu etki sağlamaktadır. Bu nedenle güneşten doğru şekilde yararlanmalı, özellikle yaz aylarında 11.00- 16.00 saatleri arasında doğrudan güneş ışığından uzak durmalı ve koruyucu kremler kullanmalıyız.
5. Egzersiz Yapınız
Her gün düzenli olarak en az 30 dakika egzersiz yapanlarda, meme, kalın bağırsak, rahim ve prostat kanseri daha az görülmektedir. Son çalışmalar günlük egzersizin yanı sıra haftada bir kere 150 dakikalık egzersizin de koruyucu etkilerini göstermiştir. Egzersiz yapmak ve hareketli bir yaşam sürdürmek, sadece kanser riskini değil, kalp damar hastalığı, diyabet, hipertansiyon gibi birçok hastalığın da riskini belirgin olarak azaltmaktadır.
6. İdeal Ağırlığınızı Koruyunuz
Aşırı kilo (obezite) başta meme kanseri olmak üzere kalın bağırsak, rahim, yemek borusu, böbrek, pankreas, safra kesesi, prostat ve yumurtalık kanseri ile çok yakın ilişkilidir. Kilo vermek ile kanser riski belirgin olarak azalmaktadır.
7. Enfeksiyonlara Karşı Aşı Yaptırınız
Dünyadaki tüm kanserlerin yüzde 20’si kronik enfeksiyonlarla ilişkilidir. Human Papilloma Virüsü (HPV) rahim ağzı kanserine, Hepatit B ve C Virüsü, karaciğer kanserine neden olmaktadır. Ayrıca AIDS hastalığı virüsü HIV taşıyanlarda birçok kanser daha sık görülmektedir. Güvenli bir cinsel yaşam ve aşılanma ile bu enfeksiyonlardan ve kanserden korunabiliriz. Hepatit aşıları gibi HPV aşısı da önerilmektedir ve bir hekim gözetiminde uygulanmalıdır.
8. Bebeğinizi Emziriniz
Anne sütünün bebeğe birçok faydasının yanında emzirmenin meme kanserine karşı anneyi koruduğu da gösterilmiştir.
9. Kanserin Erken Belirti ve Bulgularını Öğreniniz
Kanser ne kadar erken teşhis edilirse o kadar başarıyla tedavi edilebilmektedir. Açıklanmayan kilo kaybı, ateş, halsizlik, ağrı, deri değişiklikleri, bağırsak ve idrar alışkanlıklarındaki değişiklikler, beklenmedik ve anormal kanamalar ile akıntılar, iyileşmeyen yaralar, vücutta ele gelen kitleler, şişlikler, yutma güçlükleri, hazımsızlık, uzun süreli öksürük ve ses kısıklığı kanserin belirtileri olabilir. Bu belirtiler fark edildiğinde en kısa zamanda doktora başvurulmalıdır.
10. Kanser Tarama Programlarına Katılınız
Hiçbir yakınmamız olmasa bile, belli yaşlarda yapılan tarama testleri ile kanser erken evrede saptanabilmektedir. Özellikle anne, baba, kardeş gibi birinci derece akrabalarında kanser olanlar, sigara içenler, risk grubunda olduklarından mutlaka bir hekim kontrolünde düzenli olarak uygun kanser tarama programlarından geçmelidirler.
Günümüzde risk grubunda olmasa bile 40 yaşından itibaren her kadının yıllık olarak mamografi ve hekim muayenesi ile meme kanseri, PAP smear testi ile rahim ağzı kanseri, hem kadın hem erkeklerin gaitada gizli kan testi ve 50 yaşından sonra kolonoskopi ile kolon (kalın bağırsak) kanseri taramasından geçmesi önerilmektedir. Yüksek riskli sigara kullanıcıları için akciğer kanseri tarama programları da mevcuttur. Ailevi risk taşıyanlar için bireyselleştirilmiş tarama programları uygundur.”