Federal İstatistik Ofisi (OFS), 1970 ile 2017 yılları arasını kapsayan verileri yayınladı. Buna göre dini aidiyeti olmayan İsviçrelilerin sayısında büyük artış yaşandı.
1980’li yıllarda İsviçrelilerin yüzde 90’ından fazlası, kendini Hıristiyanlığın iki mezhebi olan Katoliklik ya da Protestanlık ile ifade ediyordu.
DİNSİZLER İKİNCİ BÜYÜK GRUBU OLUŞTURUYORG
Verilere göre 2000 yılından bu yana dini aidiyeti olmayanların sayısı üçe katlandı. Mevcut durumda, “dinsiz” olarak ifade edilebilecek kişiler, İsviçre’de ikinci büyük grubu oluşturuyor. Ankete göre 2017 itibariyle, en büyük dini grubu toplumun yüzde 36’sını temsil eden Katolikler oluşturuyor. İkinci sırada, yüzde 26 ile dini aidiyeti olmayanlar, üçüncü sırada ise yüzde 24 ile Protestanlar yer alıyor.
İsviçreli kadınların üçte birinden fazlası her gün veya neredeyse her gün dua ettiğini söylerken, erkeklerin sadece beşte biri bunu yapıyor. Dini uygulamada en az aktif olan kesimi Müslümanlar oluştururken, genel anlamda en fazla dua edenler de kadınlardan oluşuyor.
MÜSLÜMANLAR PRATİKTE UYGULAMIYOR
Ayrıca İsviçre’deki Müslümanlar da inançlarını daha pasif bir şekilde uyguluyor. OFS notunda şunları belirtiyor: “Dini aidiyeti olmayanlardan sonra, hiçbir zaman dini bir hizmete katılmadığını veya geçen bu anket yapılırken geçen 12 ay içerisinde haftada bir kez dini bir hizmete katıldığını belirten en büyük sayıda kişi İslami topluluklarda bulunuyor.”
Tüm bunlara rağmen, ankete katılanların yarısından fazlası dinin ruhsal sıkıntı veya hastalık durumunda önemli bir rol oynadığını düşünüyor. Ankete katılanların yüzde 50’sine yakını doğa ve çevre ile ilişkilerin yanısıra çocuk eğitiminde dine başvurduklarını belirtiyor.