Türkiye’deki Vicdani Ret Derneği, Kıbrıs’taki vicdani retçilerle dayanışma çağrısı yaptı. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Kıbrıs’ta Vicdani Ret İnisiyatifi ve vicdani ret çalışmaları olmasaydı, orada vicdani ret mücadelesinin içinde yer alan insanlar olmasaydı hepimizi umutlandıran bu gelişmeler de yaşanmazdı. Bu vesileyle Kıbrıs’ta yaşanan gelişmelerin barışa atılan adımlar olduğunu vurgulayarak herkesi Kıbrıs’la dayanışmaya çağırıyoruz. Kıbrıs’ta yükselen vicdani ret seslerinin tüm coğrafyalarda yankı bulacağına inanıyor ve her bir coğrafyadaki vicdanı retçilere, savaş karşıtlarına ve anti-militaristlere barış için dayanışmayı büyütmeye çağırıyoruz.”
İşte tam metin:
Kıbrıs’ta insan haklarıyla ilgilenen herkesi umutlandıran gelişmeler söz konusu: Vicdani ret düzenlemesi sonunda parlamentonun gündemine girmiş durumda.
Özellikle geçtiğimiz günlerde Askeri Mahkeme’nin vicdani retçi Halil Karapaşaoğlu’na seferberliğe hazırlık çağrısını reddettiği için 2 bin TL para cezası veya 20 gün hapislik kararı vermesinin ardından bu gelişmenin yaşanması, önemini daha da arttırıyor.
Adanın güneyinde süresi bakımından cezalandırıcı olarak nitelendirilebilecek vicdani ret düzenlemesinin aksine süre bakımından askerlikle aynı süre koşullarında bir düzenleme yapılmış olması da tasarıya olumlu bakmamızı sağlayan bir durum. İnanıyoruz ki Kuzey Kıbrıs’ta da vicdani ret düzenlemesinin kanunlaşması, barış içinde bir arada yaşama iradesini gösteren insanların barış için daha rahat mücadele etmelerini sağlayacak.
Ancak bu düzenlemede de dikkatimizi çeken bazı olumsuz durumların olduğunu vurgulamamız gerekiyor. Öncelikle vicdani retçilerin durumlarını inceleyecek olan Vicdani Ret Değerlendirme Kurulu’nun içinde yer alacak kişilerin özellikleri oldukça önemlidir. “Herkes faydalanmayacak” söylemlerine kurban edilebilecek vicdani retçilerin olması ve buna sebep olabilecek kişilerin varlığı bu kurulun ve dolayısıyla bu düzenlemenin anlamını sıfıra indirecektir.
Yine düzenlemenin en önemli noktasını oluşturan orduda sivil bir hizmet yapmak veya silahlı kuvvetler tarafından kamu yararına kamu kurumlarında görevlendirilmek hususları öne çıkmaktadır. Vicdani retçiler, militarist aygıtın hiçbir alanında olmak istemeyen ve hayatını silahların gölgesinde, onların hizmetinde geçirmek istemeyen insanlar olduğu için vicdani retçilerin vicdani kanaatleriyle çelişmeyecek hizmetlerin öngörülmesi vicdani ret hakkının ayrılmaz bir parçasıdır.
Total retçilere ilişkin hiçbir düzenlemenin öngörülmemesi ise en büyük eksiklik.
Adada bulunan TC Devleti askerlerinin varlığı, adanın tamamında maalesef vicdani ret hakkının geçerli olduğunu söylememizde engel oluşturmaktadır. Bilindiği üzere TC Devleti henüz uluslararası yükümlülüklerine aykırı olarak vicdani ret hakkını tanımamış durumda olup vicdani retçilere sürekli ceza davaları açılmaktadır. Kıbrıs denilince akla barışın gelmesi, Yunanistan ve Güney Kıbrıs devletlerinin ardından TC Devleti’nin de vicdani ret hakkını tanımasıyla sağlanabilecektir.
Kıbrıs’ta Vicdani Ret İnisiyatifi ve vicdani ret çalışmaları olmasaydı, orada vicdani ret mücadelesinin içinde yer alan insanlar olmasaydı hepimizi umutlandıran bu gelişmeler de yaşanmazdı. Bu vesileyle Kıbrıs’ta yaşanan gelişmelerin barışa atılan adımlar olduğunu vurgulayarak herkesi Kıbrıs’la dayanışmaya çağırıyoruz. Kıbrıs’ta yükselen vicdani ret seslerinin tüm coğrafyalarda yankı bulacağına inanıyor ve her bir coğrafyadaki vicdanı retçilere, savaş karşıtlarına ve anti-militaristlere barış için dayanışmayı büyütmeye çağırıyoruz.
Savaşsız Bir Dünyada Barış İçin Vicdani Ret!
Vicdani Ret Derneği