Bazılarının devlet diyerek hem kendini hem de toplumu kandırdığı, Türkiye’nin bir alt yönetimi olan (işgal altındaki) Kıbrıs’ın kuzeyinde, feodal ve popülist günü birlik siyaset anlayışı o kadar çürüdü ki, artık bırakın etrafımız da olup biteni, burnumuzun dibini dahi göremiyoruz!
Zira “evi temizlemek” gibi ‘kudretli’ bir telaş ve çaba içerisinde herkes. Bataklığı kurutmadan, gülistanlık kurma çabası her defasında ve her bakımdan hüsranla sonuçlansa da, iflah olunmuyor ne yazık. Geriye bokun için de debelenmek kalıyor hepimize! “Müstahaktır” dediğinizi duyar gibiyim.
Bu günlerde “süpürgecilerin” yarattıkları yanılgılardan biraz uzaklaşıp, etrafımıza bakmakta fayda var. Zira gerek toplum olarak, gerek tüm Ada olarak geleceğimizi belirleme potansiyeli taşıyan önemli gelişmeler yaşanıyor.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 2003 yılından beridir sürdürdüğü doğal gaz arama ve enerji programı, önemli bir dönüm noktasına gelmiş bulunuyor. 7’nci ve 12’nci parsellerdeki çalışmalar ile büyük oranda doğal gaza ulaşıldı.
“Delfini” olarak adlandırılan 10’uncu parseldeki kazı ve doğal gaz arama çalışmaları ise ExxonMobil-Quatar Petroleum konsorsiyumu tarafından başlatıldı. Bu büyük ortakların yanı sıra, İtalyan ENİ, Fransız TOTAL, İsrail Delek gibi dünya enerji sektörünün devleri de sularımız da ve farklı parsellerde kimi çalışmaları tamamladılar, kimileri için ise çalışma içerisindeler.
10’uncu parseldeki çalışmalar, Amerikan deniz ve hava gücü tarafından sağlanan koruma altında yürütülüyor. Dolayısı ile “Seyirci kalmayacağını” açıklayan ‘kudretli’ Dış İşleri Bakanımızın ve Türkiye’nin yapabileceği herhalde yine mehter çalmak olacak!
10’uncu parseldeki çalışmaların sonucu, bugüne kadar ki doğal gaz, enerji programları ve Kıbrıs sorununun geleceği bakımından olduğu kadar Doğu Akdeniz’de jeopolitik dengelerin ne şekilde değişip, nasıl belirleneceği bakımından da dönüm noktasını teşkil ediyor.
10’uncu parsel Akdeniz’deki en büyük doğal gaz yataklarından olan Mısır’ın Zohr gaz sahasının neredeyse dibinde. Ve çok büyük bir doğal gaz yatağının bulunacağı beklentisi yüksek. Bu bağlamda esas olan İsrail ve Mısır gibi devletlerin doğal gazı ile Kıbrıs doğal gazının birleştirilip, en düşük maliyet ile Avrupa pazarına “güven içerisinde” ulaştırılması. Kıbrıs sorunu çözülünce veya çözümsüzlük koşullarında uygulanmaya dönük farklı senaryolar halen tartışılıyor.
Diğer yandan Doğu Akdeniz’de doğal gaz faktörü çerçevesinde yeni askeri işbirlikleri ve ittifakların da oluşturulma arayışları yürütülüyor. Son bilgilere göre İsrail, Mısır, Kıbrıs ve Yunanistan, Ocak ayında New York’ta Amerikalıların gözetiminde bir araya gelecek ve “güvenlik” konularına ilişkin yol haritasını görüşecekler. Bu arayışın nedeni yalnızca Türkiye faktörü değil. Esas olan Suriye savaşından galip çıkan, Akdeniz’de eskisinden daha fazla güç sahibi olan ve dünyanın en büyük doğal gaz ihracatçılarından olan Rusya faktörüne karşı önlem almak. Bu nokta da Kıbrıs sorununun olası çözüm şeklinde Kıbrıs’ın NATO üyeliğinin de “güvenlik” başlığı ile ilişkilendirildiğini belirtmekte fayda var. Kafalardaki Kıbrıs, doğal gaz güveliği ve Suriye’ye uzanan bir NATO paktı.
Tüm bunların yanında Kıbrıs sorunu ve çözüm müzakereleri bağlamında 10’ncu parselin şu an belirleyici faktör olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Çavuşoğlu-Anastasiadis görüşmesi sonrası, doğal gaz araştırmalarına verilen tepkilerin tonu oldukça düştü. Önceleri savaş sebebiydi. Şimdi ise seyirci kalınmayacağı dillendiriliyor. Ancak çalışmalar başlamış bulunuyor. Öyle anlaşılıyor ki Anastasiadis ile Çavuşoğlu, 10’ncu parseldeki çalışmaların başlaması ve sonuçların belli olması konusunda uzlaştı.
Dolayısı ile müzakereler de bundan dolayı ileriye ötelendi. Anlamsız gevşek federasyon tartışmaları zaman kazanma, zamanı boşa harcama amaçlıydı.
Sonuç olarak, gerek doğal gaz sürecine yönelik, gerek Doğu Akdeniz’deki yeni jeopolitik konumlanışa yönelik, gerekse de Kıbrıs sorununda izlenecek politika bağlamında pozisyonunu belirlemek için herkes 10’ncu parseldeki sonuçları bekleyecek.
Bu karmaşanın içerisinde Rusya dâhil saydığımız tüm büyük güçlerin çıkar çakışması mümkün olduğu gibi ki bu Kıbrıs sorununu çok hızlı bir şekilde çözüme taşıyabilir, çıkar çatışması sonucu ise Doğu Akdeniz ve etrafımız da sıcak savaş dâhil çok ciddi gerginlikler yaşanabilir. 10’uncu parselin sonuçları belirleyici olacaktır.