ABD’nin Batı kıyılarında son iki ayda 20’den fazla orman yangını çıktı. Bazıları henüz tam olarak söndürülemedi. Sıcak ve kurak geçen yaz mevsimi nedeniyle orman yangını sezonu giderek daha erken başlıyor ve uzunca bir döneme yayılıyor.
2017 yılında özellikle Kuzey Kaliforniya, Oregon ve Washington’da etkili olan yangınlar, 41 kişinin hayatına mal oldu, 6 binden fazla ev tamamen ya da kısmen hasar gördü. Washington eyaletinin güneyindeki ünlü şarap üretim bölgesi Yakima Vadisi de yangınlardan nasibini aldı ve üzüm bağları büyük ölçüde kül oldu.
Kaliforniya’daki Yosemite Ulusal Parkı, bu yıl yangın nedeniyle adeta çöle döndü. Bölgenin kuzeyindeki bir başka yangında ise 81 bin hektar ormanlık ve ekili alan, bin dolayında ev ve 500 bina yandı. İki ayrı orman yangının birleşmesiyle meydana gelen Kaliforniya tarihinin en büyük yangın felaketinde ise 115 bin hektar arazi, 157 ev 120 bina küle döndü.
Orman yangınları artık olağan bir hal almaya başlarken, gelecekte bunların azalması bir yana, daha da artması kuvvetle muhtemel görülüyor.
Ölümcül sonuçlar
Sadece Kaliforniya’da bu yıl altı itfaiye görevlisi, çıkan yangınlarda hayatını kaybetti. Ancak aşırı sıcakların tetiklediği orman yangıları sadece ABD ile sınırlı kalmadı. Avrupa’da da çok sayıda yangın büyük çapta hasara neden oldu.
Geçen temmuz ayında Yunanistan’ın tatil beldesi Mati’de çıkan yangın sonucu 80’den fazla insan hayatını kaybetti. Atina’nın 28 km doğusundaki bölgede bin 500’den fazla ev tahliye edilirken, bunların çoğu oturalamaz hale geldi.
İspanya’nın Valencia kentinde 2 bin 500 hektarlık alanda etkilili olan yangın, 2 bin 500 dolayında kişinin tahliye edilmesine neden oldu. Komşu Portekiz’deki Monchique’de de uzun süre 40 derecenin üzerinde seyreden sıcaklar çok sayıda yangını da beraberinde getirdi.
Aşırı sıcaklar öyle bir hal aldı ki, Kuzey Kutbu’nun bazı bölgelerinde bile yangın çıktı. Arktika’da bu yaz sıcaklıklar, mevsim normallerinin 10 derece kadar üstünde seyretti. Son 250 yılın en sıcak temmuz ayını yaşayan İsveç’te da son yılların en büyük orman yangını felaketi meydana geldi. Hakeza Norveç, İsveç ve Letonya gibi kuzey ülkeleri de yagınlardan nasibini aldı.
Kanada’nın British Columbia bölgesinde yangınlar nedeniyle 15 Ağustos’ta olağanüstü hal ilan edildi. Binlerce insan tahliye edilirken 600 bin hektardan fazla arazi alevler içinde kaldı. Geçen yıl da British Columbia ve Alberta’da toplam 3 milyon hektardan fazla alanda orman yangını çıkmıştı.
Kuraklık hızla artıyor
Orman yangınları genel olarak insanların dikkatsizlik ve ihmali ya da yıldırım düşmesi gibi etkenler nedeniyle çıkıyor. Ancak hızla yayılmasının ve kontrol altına alınamayışının en önemli nedeni olarak kavurucu sıcaklar gösteriliyor. Önümüzdeki yıllarda sıcaklıklıkların daha da artacağını öngören iklim araştırmacıları, orman yangınlarının da olağan hale gelebileceği uyarısını yapıyor.
“Yazın orman yangınlarının çıkması normal ama iklim değişkiliği, yangın riskini daha artırıyor” diyen Londra merkezli Grantham İklim Değişikliği ve Çevre Araştırmaları Enstitüsü’nün Politika ve İletişim Direktörü Bob Ward, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Kuraklık, yangınların adeta itici gücü. Örneğin Kaliforniya’da, 2018’deki yangın sezonundan önceki kış mevsimi çok kuru geçti. Kuraklık aynı zamanda kurumuş odun anlamına geliyor. Bu da yangınların temel yakıtını oluşturuyor.”
Yunanistan’daki yangınları da değerlendiren Ward, Akdeniz’in kuzeyindeki ülkelerin giderek daha sık ve yoğun şekilde kuraklık dönemleri yaşadığını, bunun da iklim değişikliğinin bir neticesi olduğunu vurguluyor. Sera gazı salınımı nedeniyle önümüzdeki 30-40 yılda kuraklığın kontrol altına alınamayacağını belirten ikilmi araştırmacısı, son yıllarda yaşananların, gelecekte bizi bekleyen tehlikenin habercisi olabileceği konusunda da uyarıyor.
Yangın mevsimleri uzuyor
Londra King’s College’de yeryüzü gözlemcisi olarak görev yapan Prof. Martin Wooster ise dünyanın başka bölgelerinde yangınlar açısından çok daha vahim yılların yaşandığını hatırlatıyor. Örneğin üç yıl kadar önce El Nino adı verilen hava fenomeni, özellikle Endonezya’da bâkir ormanlarda büyük çapta yangınlara neden olmuştu. Bunların Amerika ve Avrupa’dakilerden çok daha şiddetli olduğunu kaydeden Prof. Wooster, aylarca süren yangıların, bugüne kadar meydana gelen en büyük hava kirliliğine neden olduğunu kaydediyor.
Görünen o ki orman yangını mevsimlerinin süresi giderek uzayacak ve yangıların şiddeti daha da artacak. Kuraklığın yanı sıra insan faktörüne de dikkat çeken iklim araştırmacıları, çoğu zaman gelişi güzel şekilde ormanda yere atılan sigara izmaritleri ya da söndürülmeyen mangal ve kamp ateşlerinin, büyük felaketlere neden olduğunu hatırlatıyor. Bu nedenle hükümetler sadece iklimin korunmasına dair önlemler almakla yetinmeyip, yangın tehlikesine karşı daha bilinçli ve tedbirli olunması için halkı uyaran bilgilendirme kampanyalarına da büyük önem veriyor.
Kaynak: DW