Korku, üzüntü ve acı enerjisinin yükselmiş olduğu bu günlerde, bugün bu yazıyı yazmanın önemi ve bir o kadar da önemsizliği...
“Büyüdün ve içindeki çocuğu unuttun. İçindeki çocukta gizli tüm mutluluğun sırrı. Nedendir bu ciddiyet? İçindeki çocuğunu unutuşundandır acıların. Bakış açılarının...
Unutmuştu O’nu. O’nu unutuşuyla kendisini de unutmuştu. Tüm cevaplar O’nda gizliydi. Tüm hikayenin çağrısı hatırlamaktan geçiyordu. Hatırlamaktı önemli olan unutulanı....
Sürekli olarak, hiç durmadan acaba kendini buldu mu sancısıyla yürüdüğü hayatı gözlerinin önünden geçerken, ‘Beni’ kovalamanın kaygısında hapsolmuştu. Durmadan dayanılmaz...
Çok özgür olmak istiyordu ama hiç özgür hissedemiyordu. Yaşadığı tüm geçmişi hala ou kovalıyor gibiydi. Ama her şey zihnindeydi. Zihninden...
Mesele, kendinden öteye geçebilmekti. Görev ve sorumluluk bilincine giren insan, kendi sorunları ve dertleri dediği noktadan uzaklaşabiliyordu. Yeni Zelanda Başbakanı...
Kendi ışığından korkan insanın kendinden kaçma haline girmesiyle, olanlar olmuştu. Işığın korkusu yerini, kaosa ve karmaşaya bırakmıştı. Onun başına da...
Çok mutluydu. Deniz kenarında biraz yüksekte oturmuş ve biri yavru, iki yunusun suda dansını izliyordu. Sıcaktan bunalıp suya giren orta...
Çok uzun yıllar boyunca, yaşımı bile hatırlayamadığım kadar uzun bir süre boyunca kendi kim olduğumu yaşama ve ifade etme hakkına...
Cevabını merak ettiği sorularla doluydu zihni. Ama önemli olanın doğru soruları sormak olduğunu da biliyordu. Sanki de bu kız, doğduktan...
© 2024 Gazeddakıbrıs - Copyleft